29 Nisan 2012 Pazar

Böyle koça... High School Debut!

High School Debut 

Adı: High School Debut
Yılı: 2011
Tür: Romantizm, komedi, Drama

Oyuncular:
Junpei Mizobata - You Komiyama
Ito Ono - Haruna Nagashima
Masaki Suda - Fumiya Tamura
Rina Aizawa - Asami Komiyama
Yuki Furukawa - Yui Asaoka
Sae Miyazawa - Mami Takahashi
Rei Okamoto - Makoto Kurihara
Yuka Masuda - Reona Matsuzaka
Elaiza Ikeda - Takemoto
Muga Tsukaji - Tsukaxile
Yoichi Nukumizu - Öğrretmen
Mika Akizuki


Ortaokul hayatının büyük bir bölümünü beyzbola ayıran Haruna Nagashima, lise hayatına önemli değişikliklerle başlar. Artık beyzbolu bırakmış ve okuduğu shojo mangalardaki gibi bir aşk bulmaya karar vermiştir. Ne var ki, beyzbol oynadığı için kaslı bir vücuda sahip olmuştur. Kaslı bir “Tomboy” olması yetmezmiş gibi moda anlayışının da kıt olması, Haruna’nın ne kadar istese de feminen çekici bir bayana dönüşmesini engellemiştir.

Ancak hiçbir erkek tarafından beğenilmemesi, kimsenin ona çıkma teklif etmemesi Haruna için problem değildir çünkü Haruna kendisine her şeye rağmen bir erkek arkadaş bulmaya kararlıdır. Tüm zorlamasına rağmen erkek arkadaş bulamayan Haruna, kendisini çekici bir bayana dönüştürmesi için bir koç bulmaya karar verir ve Yoh Komiyama’yı kendisine koçluk yapması için seçer. Ancak Yoh, ilk başta ilgilenmese de sonrasında Haruna’ya koçluk yapmaya ve onu çekici bir bayana dönüştürmeye karar verir. Ancak bunun için bir şartı vardır; Haruna’nın ona âşık olmaması… 

____________________


TEZ'den kafayı yemek üzereyken kendime verdiğim 5 dakikalık molada arşivimde olan bu filme bir göz atayım dedim... ATMAZ OLAYDIM!
Film başından çektiği gibi sonuna kadar beni oyaladı ve 1 buçuk saatimi bu filme harcadım. Ama iyiki harcadım. Uzun bir zaman bu koçu unutmayacağım!!!!! *-* 
Kızın çektiği eziyete bak ya, neymiş koça aşık olmaması gerekiyormuş. Öyle koça kim aşık olmaz ki!
Benim buradan Japonya'ya gidip koçum ol diyesim ve hiç bırakmayasım geldi resmen. *-*
Yani ben beğendim filmi. Filmi beğendim KOÇU ÇOK AMA ÇOK BEĞENDİM *-* sonra müziklerini beğendim ve KOÇU ÇOK AMA ÇOK BEĞENDİM, sonra oyuncular şekerdi AMA KOÇU ÇOK AMA ÇOK beğendim. İşte film öyle güzeldiki KOÇU ÇOK AMA ÇOK BEĞENDİM *-*
(biri_yoseiyi_durdursun_smileyi) koçu_çok_ama_çok_beğendim_smileyi *-*-*-*-*-*-*-*


Böyle koça can kurban!!!! *-*  

26 Nisan 2012 Perşembe

Hızlanmazsan ölürsün! Quick!

http://desmond.imageshack.us/Himg220/scaled.php?server=220&filename=photo177421.jpg&res=landingYönetmen: Beom-gu Cho
Yapım Yılı: 2011
Süre: 115 Dakika
Ülke: Güneykore
Dil: Korece
Tür: Aksiyon | Komedi | Gerilim
Müzik: Dalparan
Senaryo: Soo-jin Park | Youn Jk | Beom-gu Cho
Yapımcılar: Joon H. Choi | Young-min Gil | Youn Jk
Nam-ı Diğer: Quick!! - Japonya, Qwik - Güney Kore
Firma: Array
Altyazı : Gömülü

Konu:
Eski bir motosiklet çetesi üyesi olan Ki-su, geçimini motosikletli kurye olarak sağlayan bir gençtir. Bir gün bir iş merkezine teslimat yaptıktan sonra binanın patladığına tanık olur. Bombayla bir ilgisi olduğundan hiç şüphelenmeyen genç adam bir sonraki işi, bir kız şarkıcı grubunun bir üyesine TV istasyonuna kadar eşlik etmek, için yola çıkar. Şarkıcı kızın onun eski kız arkadaşı olduğu anlaşılır. Kız da onu gördüğüne pek bayılmaz. Kız kendisine uzatılan kaskı başına geçirdiğinde bomba mekanızması çalışmaya başlar ve bir geri sayım göstergesi belirir. Ki-su, kendisine kaskta bubi tuzağı olduğunu ve belli bir süre zarfında bir dizi teslimat yapmadığı takdirde bombanın patlayacağını söyleyen bir yabancıdan bir telefon alır. Ki-su teslimatları yapar ancak yapılan teslimatların birer bomba olduğu ortaya çıkar. Peşine düşen polisle birlikte Ki-su son teslimatı da yapmak ve kasktaki bombayı durdurmak için çılgın gibi bir kovalamacaya girer.
 _________________________________________________________________________________

Çooook güldüm ve eğlendim bu filmi izlerken. Ki Su'nun tavırları o kadar komiktiki. Kimliği bilinmeyen biri tarafından yönlendirilerek teslimatlar yapıyordu. Yapma sebebi ise kız arkadaşının başındaki kaskta bomba oluşuydu. İlk teslimatını yaparken ne tür bir teslimat yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Hatta teslimat paketini uzatırken uzattığı kişiye "Bay Kim" diye seslendi. Atarlı abide "sen beni nereden tanıyorsun" diye sorunca; Ki Su hemen pakete bakıp "Bay bomba'dan Bay Kim'e diye yazıyor" dedi. Yazıyı heyecandan yanlış okumuş, halbuki paketin içinde bomba var yazıyormuş. O sahnede çok güldüm. Film komedi ama aynı zamanda aksiyon. 
Düşünsenize kafanızda bombalı bir kask var ve her teslimatta yarım saat süreniz var. Süreyi geçtiğin an kafandaki bomba patlayacak...
Ki Su ve Cha Rim ikilisi teslimatları yaparken hem heyecanlanacak hem gerilecek hem gülecekseniz.. :) Bizzat filmleri izlerken hissettiklerim bunlardı. :)

24 Nisan 2012 Salı

Mim mim mim

2 Gün önce CembeK kardeşim tarafından mim'lendim. :) 2 gün rötarlı bir şekilde sizlerle ilk 'mim'imi paylacağım. Ve ilk mim için CembeK'ciğime çok teşekkür ederim. :)

1- Yemek olsan hangi yemek olurdun?
Bulgogi *-*
Hem tatlımsı hem tuzlumsu oluşu tam benim tarzım. :D

2- Müzik aleti olsan ne olurdun?
Hmm...
Piyano ve Keman sesinden çok hoşlanırım. Bu iki müzik aletinden herhangi birisi olabilir.

3- Araba olsaydın ne olurdun?

Araba olursam Porshe Cayman olurdum. Lüks ama lükslüğünden çok sanki uçurucakmış gibi duruyor, araba kullanırmış gibi bir his değil uçus hissi veriyor. :D

 4- Aylardan hangisi olurdun?

Ben kesinlikle ilkbahar kızıyım. :D Ve bu yüzden MAYIS ayı olurdum.
26 Mayıs'ta doğmam etkin değil tabii kide. :P Mayıs ayını nedense çok seviyor ve hiç bitmesin istiyorum. Ne çok sıcak ne de çok soğuk bir hava oluyor bu ayda. :D Hatta 26 Mayıs günlerden en uzun gün olsa fenada olmazmış hani. :D

5- Ayakkabı olsan hangi ayakkabı olurdun?

Spor ayakkabısı olurdum elbette. Güzel görünmek benim işim değil ben rahatlığı severim daima.
Bu yüzden her tür spor ayakkabısı olabilirim. :)

6- Kıyafet olsan ne olurdun?

Tşört olurdum. Tşört giymeyi ve rahat olmayı çok seviyorum. :D
http://i01.i.aliimg.com/wsphoto/v0/518013523/free-shipping-new-childen-Korean-style-Hoodies-girl-fashion-Sweatshirts-lovely-Hooded-coats-.jpg 

7-  Renk olsan ne olurdun?

Seçmesi zor. Ama bebek pembesi diyeyim. :)


8- Hayvan olsan ne olurdun?

Tavşan olurdum. :D Hatta bazen kendimi tavşan gibide hissedebiliyorum. :D
8 yaşından 10 yaşına kadar çatı katımızda 200 tavşan beslediğim için olsa gerek. :P

9- Şuan okuduğun kitabın 137. sayfasında ne var?

En son AZAP adlı kitabı İstanbul'dayken okuduğum için sayfada ne yazdığını söyleyemiyorum. :D
Bu kız hiç kitap okumazmı diye soracak olursanız, kesinlikle kitapsız yapamam ama ders çalışma zamanım olduğundan ara verdim. Ders kitabından söylemek isterdim ama işimiz fotokopiyle olduğundan 137. sayfa yok. :D :D :D


Mim için CembeK'ime tekrar teşekkür ediyor ve bu mimi canım arkadaşım  Lowers Asya'ya gönderiyorum. :)

21 Nisan 2012 Cumartesi

더킹투허츠 / The King 2 Heart orta şekerli...

http://img40.imageshack.us/img40/4488/theking2heartswallpaper.jpg
Bu dizi sanki sanki tutulmadı gibi... :D
Lee Seung Ki ve Ha Ji Won sevdiğim 2 oyuncu, hem de epey bir sevdiğim oyuncular, dizide de yine iyi iş çıkartmışlar ama senaryo çok enteresan.
Güzel diyeceğin bir anda çok sıradan geliyor. Sıradan dediğin yerde tam kapatacakken çok aşırı olmasada dikkat çektirebiliyor...
Ayrıca dizide Ha Ji Won'un şuhlu bir ses tonuyla konuşmasına çok fena gıcık oldum. :D Dizideki ilgim sade ve sadece "Jeong Seok Jo" :P


Ben sonunu tahmin ettiğim veya senaryolar üretebildiğim beni şaşırtmayan dizilerden hoşlanmam. Örneğin, Rooftop Prince tam tarzım bir dizi :D Hiçbir şekilde senaryosunu tahmin edemiyor her bölüm şaşırıp dizinin keyfini çok iyi çıkarıyorum. :D


Bu diziyi ise yinede takip ediyorum, en çok etkilendiğim kısım kralın ölmesiydi. Kın :P

Bitirme TEZ'i bitirdin beni...

İsyeğaaannnnn

Okulumun son 4 haftasına girdim ve kısmetse 4 hafta sonra diplomama kavuşacağım.
Ama resmen ben okulu bitirmeyeyim diye böyle bela bir iş çıkartıyorlar başıma. Aslında konumda güzel ama daha TEZ'in "T" sine başlayamadım.
Nereden başlasam ilk başta ne yazsam hangi sırayla gitsem bilemiyorum!!!
Konumda: " Türkiye ve Güney Kore arasındaki dış ticaret (ithalat ve ihracatı)"
Bir sürü kaynak var elimde ama 1000 sayfayı geçiyor ve salıya kadar bitirmem gerek. :(
Bitirmeyede izin vermiyoki hocalar, habire sunum hazırlatıp derste kaldırıp anlattırıyolar.

Offffff bu tez bitirdi beni. Yazsam ah bir başlayabilsem belki gerisi gelicek hem konuda ilgili olduğum bir konu amma velakin streslendiriyo beni... Aishhh çinçaaa!

Çoğu arkadaşımın tez hocaları hazır eline veriyor ama benimki didikliyor. Şansım olsa zateee...
Tezi teslim edersem 4 hafta sonra okuldan mezun olacağım. Hayır bir de tezi yapamazsam hocalar şaşırıcak ve onur belgesini kaçıracağım. >-<

Yarında stajım için görüşmeye gideceğim. Offf tam okul bitiyor 2 gün sonra 30 günlük stajım başlıyor.
Stajım bitince, ramazan geliyor derken ben KOREDEYİM... :P
Allah'ım sırf bunun için katlanıyorum bütün bunlara. :D Ahh ahhh RABBİM sen bana her şeyin hayırlısı ver... (Amin)
http://img516.imageshack.us/img516/2385/17gjg6.jpg

8 Nisan 2012 Pazar

옥탑방 왕세자 / Rooftop Prince / Veliaht Prens İzleyelim!


http://img607.imageshack.us/img607/9462/40782536.jpg 

Spoiler içerir! :P

2012 dizilerinin en mükemmel dizilerinden birisi olduğunun garantisi bende olsaydı kesinlikle verebilirdim. :P
Merakla beklediğim bir diziydi. Şuan 6 bölümü yayınlandı fakat daha ilk bölümü ile reytingleri tavan yaptı. :D 
Hatta aynı gün oynayan The King 2 Heart adlı dizi yüzünden reytinglerinin düşük olacağı söylenmişti ama dizinin gerek konusu gerek oyunculuğu (bihassa Yoochunun oyunculuğu) reytingleri kat ve kat arttırdı.
Konusundan bir önceki konularımda bahsetmiştim, kısaca özetlersem "300 yıl önce yaşayan hanedanlığın veliaht prensi Lee Kak bir gece tuzağa düşürülür ve arkadaşları ile kaçarken bir şekilde 300 yıl geleceğe gider... 300 yıl geleceğe gitmesi ile macera başlar..." :D
1.bölümden itibaren oyuncuların mimikleri, hal ve hareketleri yüzünden gülmekten karnıma ağrılar girdi.
Yoochun'a bir kez daha hayran oldum. Zorlu günlerinin ardından çekimlere devam etmesi dizi karakterine kesinlikle yansımamış. 
Daha 6 bölüm olmasına rağmen o kadar çok favori  sahnelerim varki canım sıkıldıkça açıp açıp tekrar izliyorum. :D Kısacası bir bölümü 6 - 7 kez izliyorum sanırsam. :D Kesinlikle abartmıyorum, bugün bile sınava giderken panda sahnesini izleyesim geldi tam gider ayak açtım izledim tekrar :D
16 bölüm değilde 24 bölüm olsa keşke. (Tabii cılkı çıkmadan :P ) 

http://media.tumblr.com/tumblr_m0mkjnop7k1qf751j.gif 
İlk bölümde 300 yıl ileriye yani 2012 yılına ilk geldikleri an :D
[Resim: ncpiwf3.gif]

[Resim: 2zngbcs.gif] 
haha Power Rangers gibi olmuşlardı bu halleriyle :D
[Resim: 8aqm3r1.gif] [Resim: fav7mcw.gif] [Resim: miy2p8t.gif] 
Veliaht Prens'in çaktırmadan kıvırışları :D
 [Resim: tumblrm24cgswp0h1qftbbm.gif][Resim: tumblrm22yjn0gzr1qi4jgt.gif] 
3 dakikadan sonra ne olacak peki? :D haha "Seni küçük velet, senin tek şansın iyi bir aileye sahip olmandı" hahahaha
[Resim: tumblrm20nchlfya1rn8yh2.gif] [Resim: tumblrm20nchlfya1rn8yh2.gif]
Telefonlardaki özellik var sandı ya burada bittim öldüm haha

[Resim: tumblrm20d48zsq01rp3fq5.gif]
 Şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadılar :D
 [Resim: tumblrm1obv9s0av1qiz06a.gif] [Resim: tumblrm1obv9s0av1qiz06a.gif]
 Aiguuuu bizim prens :D
 
[Resim: tumblrm1tdr7oijy1qeuiqo.gif] [Resim: tumblrm1tdr7oijy1qeuiqo.gif]
 
 [Resim: tumblrm1rp2odulq1r04gsx.gif] [Resim: tumblrm1rp2odulq1r04gsx.gif]
[Resim: tumblrm1onrjofjl1qczk7d.gif]

[Resim: tumblrm1onrjofjl1qczk7d.gif] 
 Bu bu panda sahnesi beni bitirdi yine o nasıl dansa başlama ve kendini kaybetmedir kalkıp bende oynadım haha :D
Birde bu chibi çiziler o kadar dadluki dizinin bu şekilde bir animasyonuda çıksa çok tutulur :D

PS: Bu sahneyi izleyen varsa bve sahnede çalan parçayı kim söylüyor bunuda bilen varsa bana söylesin lütfen. :D
[Resim: tumblrm1lvszfzao1qi4xmb.gif] [Resim: tumblrm1lvszfzao1qi4xmb.gif]

[Resim: tumblrm1lvszfzao1qi4xmbzs.gif] [Resim: tumblrm1lvszfzao1qi4xmb.gif]

[Resim: tumblrm1lvszfzao1qi4xmb.gif] [Resim: tumblrm1jxczs7tl1qkbedt.gif]

5 Nisan 2012 Perşembe

Kim JaeJoong Fan Miting!!!

Geç olsun güç olmasın işte benim JaeJoong anım... ^^

Hehe bu konu hakkında ne yazsam ki bilemedim. :D Aslında o gün yazılamayacak kadar yaşanacak kadar güzel bir gündü...
En baştan başlayayım en iyisi. Yani hiç gitmediğim Ankara ve seçilişimden.... :D
Efendim ben zade bazı şanssızlıklara rağmen çok şanslı olduğumu biliyorum artık. :D JJ'nin Türkiye'ye ilk geliş haberini mailime atılan özel bir mesajla aldım ve çalışmak için çağırıldım. Onuda geçtim söyleşi içinde çağırılmışımmmm ama ama ben maillerimi sık sık kontrol etmiyorum ki!!!!!!!!!!
Dolayısı ile bu şansları kaçırdım fakat Face'de Kore Basın ve Medya grubunun ilk 500 kişi salona alınacak duyurusunu ilk görenlerden olduğumdan direk "BEN BEN BEN" diye oturduğum yerden bağıra bağıra mesaj attım ve seçildim. :D Bir de karşı cevap olarak öyle süslü püslü SEÇİLDİNİZ mesajı atmışlar ki çok hoşuma gitti. :D

Her neyse işte seçilmiş o 500 şanlı kişiden olmuştum. Ama mailimi görseydim ah bir görseydim JJ'ile yan yana bir resim ve CD bile kazanabilirdim!!! >-<
Her şey çok kısa zamanda gelişti. Ve Ankara'ya daha önce gitmemiş ben orada oturan halacığıma bu vesile ile gitmiş olacaktım. :P
Gün yaklaştı ve ben Ankara'ya Fan toplantısından bir gün önce gittim. :D
Sabah olmasını iple çekerken sabahda oluverdi. Saat 7'de uyandım kapı 11'de açılacaktı ama ben her zamanki uyanıklığımla erken gidip önden yer kapmak için saat 8.45’te yola çıktım. :D
Üniversite de evimize çok yakın olduğundan yaylana yaylana profesyonel makinemle Ankara'nın o dondurucu soğuğunda havuzda donan akamayan sularını çeke çeke üniversiteye gittim. :D

Anaaa! O da ne! O nasıl kuyruktur öyle! Herkes benim gibi uyanık çıktı hahaha Okula bir girdim Türkiye'den Kore'ye kadar bir kuyruk vardı neredeyse :D Seçilen seçilmeyen herkes gelip kuyruğa girmiş....


Yaşadığım şokla hemen bende geçtim kuyruğa ve heyecanlı bekleyişten sonra 10 gibi içeri alınmaya başladık. Tabii öncelik seçilen 500 kişiydi. Bu sırada kuyrukta Türk Kore İletişim Derneği Gönüllü arkadaşlarımdan Şeyma ile karşılaştım ve beraber kikire kikire bekledik kuyrukta ve içeri alındık.

İçeri girerken çekiliş numarası veriyorlardı ve benimki 560'tı. 562 olaydı keşke TT___TT
Her neyse işte olacak gibi değil en önlerden bir arkadaşımızı gördük salona giriş kuyruğunun başlarındaydı ve araya kaynayı verdik ve önlerden yer kaptık o arkadaşımız sayesinde. :D

İçeriye giriş dakikasından sonra her şey daha heyecanlı olmaya başlamıştı. 
Yerimize oturduk ve millet akın akın salona girmeye devam ediyordu. Fotoğraflarını çekmeye başladım ben de.

 Bu resim kalabalık hali değil. Her geçen dakika salon daha da dolmaya başladı ve o yukarı balkonlar ve o orta logonun olduğu yerler tamamen doldu. 

Daha sonra ışıklar söndürüldü. JYJ fanlar için hazırlanmış klipler ve videolar oynamaya ve birbirinden güzel JYJ parçaları çalmaya başladı. Sanki JYJ gelmişte konser veriyor havası vardı çünkü herkes çığlık çığlığa ve "JYJ JYJ" diye bağırıyordu. Yüreğim gümbür gümbür yerinden çıkacak gibi hissetmeye başlamıştım. Ama ben daha 7 8 aylık JYJ bebek fanıydım ne şimdi bu heyecan dedim kendi kendime ve saat 12:00'da JaeJoong sahneye geldi. *-*

 Kalp krizi geçiriyorum sandım. Ben hiç bu kadar heyecanlanmadım hayatımda bu histe neydi böyle derken; elimde makinem olduğu aklıma geldi ve bir kaç poz çekmeye başladım ama vizörden JJ'yi çok iyi göremiyorum diye bakmadan çekmeye başladım. Zaten ilk 5 dakika çektim çektim sonrasında yasaktı. Bağlı oldukları şirketin koyduğu yasaktı bu. ( Kim yasaklara uyarki :P Tabii kimse uymadı)
JJ girer girmez Türkçe "Maraba, Sizi seviyorum" dedi. Tabii herkes çığlık çığlığa ve bizde aynı anda ona ellerimizle kalp yapıp "Saranghae" dedik. :D
 JJ yerine oturdu ve hemen ardından tercümanı Can bey geldi. Can beylede bir çok etkinlikte bir araya gelmiştik, kendisi ve eşi çok sevimli ve cana yakınlardı. Hatta eşinin adıda Canan'dı. :)
JJ ile toplasanız 1 ya da 1 buçuk saat beraberdik.
Güldük, üzüldük, şarkı söyledik, unutulmaz bir gün yaşadık ve yaşattırdık.
Türkiye'yi fazla göremedi ama gördüğü kadarını beğendiğini ve Ayasofya'ya gitmek istediğini söyledi. Ayrıca biz Türk kızlarının çok güzel olduğunu özellikle vurguladı ve iyi Korece bilen birisiyle evlenebileceğini bile söyledi. (Tabii sonrasında gifteki gibi masanın altına saklandı utancından)
JJ bizimleyken kendi gibiydi. Tekti, belki çekindi gelirken ama büyük bir mutlulukla ayrıldı. Bir dahaki sefere Junsu ve Yoochun ile konser için bile gelebileceklerini söyledi. Umuyorumki gelirler. 


Son dakikalarda çekilişler yapıldı şanslı kişicişikler onunla resim çekilip 3 JYJ üyesinin imzalarını bulunduğu CD'leri kazandılar. Ve JJ sahneden ayrıldı.
Sonrasında herkesin adımlarında bir değişiklik vardı. haha Herkes bulutların üstünde uçarcasına yürüyor etrafa saf bir sırıtıklık yayıyordu. (Ben de dahil :P)
O gün Ankara'da kalmaktan vazgeçtim ve biletimi akşamına alıp Sakarya'ya dönmeye karar verdim. İçimden de artık yanıma kim oturursa kikirdemelerime ve aptal sırıtmalarıma tahammül eder umarım diyede geçiriyordum ki şansıma sınıf arkadaşım denk geldi. JJ'nin büyüsüydü bu. :D
Sonrasında döndüğüme çok pişman oldum ya, artık Kore'ye gittiğimde yaparım yapacaklarımı :D

Not: resimler bana ait, gifleri başka bir blogdan almıştım zamanında kime ait olduklarını hatırlayamadığım için hatırlayıca yazarım. ^^

BB Cream Mucize mi?


http://awesomebeautysupply.com/images/product/MISSHA_M_Perfect_Cover_BB_Cream_21_50mL_Light_Beige_50ml_3.jpg 

Hmm... Son zamanlarda bir Missha BB Cream markası ağızlarda dolaşıyor. Nedir ne işe yarar yenir mi içilir mi? :P
Makyajda kaliteye ve kaliteliyse fiyatını dahi önemsemeyen ben geçenlerde BB Cream sipariş ettim Türkiye resmi satış sitesinden.
Kredi kartı ile güvenemediğimden kapıda ödeme seçtim ama ne Ebay'a benziyo ne gittigidiyora :D Mesaj attım "hakikaten kapıda mı ödeyeceğim?" diye hiçbir cevap atmayıp 2 hafta sonrasında ben evde yokken getirmişler ve annem ödemiş. :D (yırttım paradan ㅋㅋㅋㅋ)
2 hafta sonra eve döndüğümde hemen aldım kremi ve yüzüme sürdüm. Hani herkes yazıyorya 15 dakika sonra kadife gibi bir yüz diye. Ben de öyle olmadıııııııııııııı :D Yalan vallaha billaha kandırdılar ya da benmi süremiyorum nedir dedim. :D
Sorun şu ki ben dolu dolu sürdüm suratıma ve ay parçası gibi oldum meğer az bir fıs yetiyormuş :D Sonraki sürüşlerimde daha profesyonel oldu ve inanın dedikleri kadar var. :D
Bu arada ben buğday tenli olduğum için 23 numarasını aldım.
Kore'ye gittiğimde daha başka markalarıda deniyeceğim bakalım. Valizin yarısı kozmetiğe ayırılacak gibi. :P hehe
Şunun şurasında 4.5 ay sonra "I'm going to Seoul" :D



1 Nisan 2012 Pazar

Ödev Araştırması Ve Yaşadığım Sıkıntılar!

2 hafta önce Uluslararası pazarlama dersimize giren hocamız bize bir ödev verdi.
2 tane tuhaf isimli bir dükkânla hocanın hazırladığı 8 soruyu sorup bir de resmini çekip röportaj yaptığımızı kanıtlayıp hocaya teslim edeceğiz.
Çok kolay gibi görünüyor, değil mi? :D Ama hiiiiç kolay değil maalesef.
3 gündür İstanbul’da her yeri karış karış gezdim bulduğum toplam dükkan sayısı 10'u geçmiyor.
Hoca bu ödevi verdiğinde başta sevindim ve çok kolay dedim. Resim çekmeyi seviyorum zaten çekerim girer birde paşalar gibi sorar sorularımı hallederim dedim ama NAA MÜMKÜN!
Taksim - Sultanahmet - Sirkeci - Eminönü - Karaköy - Ümraniye - Kadıköy - Üsküdar - Çekmeköy'ü 2 gün boyunca sabah çıktım geceye kadar dolaştım hocanın istediği gibi bir tabela göremedim. 2 tuhaf isimden biri mizahi biri de yabancı/Türkçe karışımlı bir şey olacaktı. Misal " Baklava/Baklove, Ocak başı Aralık sonu, Bak Hele Dürüm..." gibi.
Şimdi yazıyı yazma sebebime geleceğim. Geçtiğimiz cuma bu ödev için araştırmaya çıktım yanımda da bir arkadaşım vardı.
İlk gittiğim ilçede bulduğum tuhaf mizahi bir dükkân ismini görünce gayet kendinden emin girdim içeri ve ödevimiz olduğunu sorulara cevap almak istediğimi ve en sonda resim çekeceğimi söyledim.
Adam başta tamam dedi ve bizde soruları düzgün olsun diye wordda yazmıştık ve bir kırtasiyeden çıktısını alıp gelip soracağımızı söyledik.
Dönerken de makinemi çantamdan çıkarıp boynuma asayım dedim. (Asmaz olaydım)
Mekana gittiğimizde adam boynumdaki makineyi gördü, bir makineye bir bana baktı ve işkillendi ve ve ve vazgeçti!!!
İşin için profesyonel makine girince iş bozuluyor arkedeş. Gazeteci sandılar ve tabelayı başka yerde kullanıcam sandılar falan felan ve ilk gün diğer gezdiğim ilçelerin hepsinde bu sorunu yaşadım.

Gittiğim ilçelerden özellikle biri olan Sultanahmet'ten bahsetmek istiyorum. Sultanahmet'te dükkan tabelaları araştırması yaparken oraları ilk defa gören arkadaşımda resimlerini çekmemi istedi ve gayet hoş olan dükkanlardan özellikle turistlerin çok uğrak olduğu mekanlardan birinde resmini çekeyim dedim ama sahibi bir hışımla kapıya gelip çekmek yasak dedi.

Bundan doğal ne var değil mi? Çektirmeyebilir. Ama o sırada yanımdaki turisler dükkanı didik didik ederek yine benim gibi profesyonel makineleri ile hoş bulup resim çekiliyorlardı.
O an öyle moralim bozuldu ki kendi ülkemde ayırımcılık gördüm ve dışlandım.
Orada olması gereken tam tersi olmalıydı. Ben rahat çekerken yabancılar rahat olmamalıydı. İnsanlarımız nasıl değişmişte kendi ülke vatandaşına bu şekilde davranır olmuş.

Resim çekmekten doğal ne var ki? Bunun gibi bir olayı Real adlı markette de yaşadım. Bağcılardaki Real'e bir kaç arkadaşımla gitmiştik. O sırada girişte Çokokrem reklamı ve kafanı uzatıp çokokrem olduğun (adları neydi unuttum o kartların :DD ) şeylerden vardı ve arkadaşlarım resimlerini çekmemi istedi. Yine çantamdan makineyi çıkardım ve tam içeri girerken görevli " Pardon markette çekim mi yapacaksınız?" dedi. "Hayır, sadece arkadaşlarımı çekeceğim" dedim ve görevli beni engelledi.
"Orada zaten görevli çeken arkadaşlar var" dedi ve yalan söyledi. Arkadaşlarım telefonları ile çekince sorun olmadı ama benim makine profesyonel olunca engellendim.
Ben ülkemde rahat rahat resim çekemeyeceğim anladım. He gelir elin yabancıları rahat rahat otu boku çeker bizde hisleniriz artık.

Bu nedir ya böyle! Dükkân sahipleride bugün yine görünce hayır deyip durdular. En sonunda ise önce röportajı yaptım makineyi sakladım ve en son resim çektim. T_T
Çok canım sıkıldı artık ve dökmek istedim. Aynı şeyi babamda birçok kez yaşadı.
Tipimize bakıldığında turiste benzer bir tarafımızda yok. Gayette TÜRKÜZ... T_T
Sultanahmet'te arkadaşımla Türkçe konuşarak yürüyoruz bize hangi ülkeden geldiniz diye soruda soruyorlar :D Anlamadım arkedeş... Gülsek mi, ağlasak mı?

Bu arada ödevimi halledemedim ve bir dahaki hafta sonuna kaldı.
Eğer içinizde ödevime uygun tabelası olan yerler bileniniz varsa hemen iletişime geçerse çoook ama çoook mutlu olurum yoksa dersten kalacağım... :(